Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile İktisadi Kalkınma Vakfı işbirliğinde düzenlenen ‘Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türkiye- AB İlişkileri Açısından Etkileri’ temalı konferansta Malatya’daki firmaları 2026 yılına kadar Yeşil Mutabakata hazırlayacaklarını söyleyen MTSO Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, “Yeşil Mutabakat Eylem Planı çerçevesinde firmalarımızı Yeşil Mutabakata hızla hazırlayacağız. 2026’ya kadar tüm hazırlıklarımızı tamamlarsak rakiplerimizin önüne geçebilir, dezavantaj gibi görünen bu süreci AB pazarındaki payımızı artırarak avantaja dönüştürebiliriz” dedi.
AB Yeşil Mutabakat Eylemi kapsamında ‘Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türkiye- AB İlişkileri Açısından Etkileri’ konulu panel Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonunda düzenlendi. İklim krizine neden olan salınımların minimuma indirilerek çevre kirliliğini azaltma politikalarının ele alındığı konferansa Malatya Valisi Hulusi Şahin, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, Kocaeli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu ve oda üyeleri katıldı.
MTSO olarak bilgilendirme toplantılarına önem verdiklerini anlatan Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, odaya bağlı üyelerin yeni gelişmelerden haberdar olmaları adına 180’i aşan eğitim, konferans ve çalıştay gerçekleştirdiklerini ifade etti. Sadıkoğlu, “Malatya Ticaret ve Sanayi Odası olarak en önemsediğimiz konuların başında eğitim ve bilgilendirme çalışmaları geliyor. Sayıları 10 bini bulan üyelerimizin yeni gelişmelerden haberdar olmaları adına bugüne kadar 180’i aşan eğitim, konferans ve çalıştaylar gerçekleştirdik. Bugün bu konferanslardan birini gerçekleştirmek için yine bir aradayız. Katılım sağlayan herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. Ülkemizin ve illerimizin kalkınması, ekonomik bağımsızlığımızın temeli ihracattan geçiyor. Avrupa Birliği, ülkemiz için önemli bir ihracat pazarı. Türkiye’nin ihracatında AB ülkelerinin payı, yüzde 50’ye ulaşmış durumda” şeklinde konuştu.
“2026 YILINDA UYGULANMAYA BAŞLANACAK”
İklim değişikliklerinin sanayi ve ticarette önemli etkiler yarattığını belirten Sadıkoğlu, “Aynı oran Malatya’mız için de geçerli. Avrupa Birliği ile ortak gelecekte daha fazla işbirliği geliştirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Dünya olarak iklim değişikliği ile karşı karşıyayız. Bu değişiklik ve küresel ısınma bugün tüm dünyanın sorunu haline geldi. İklim değişikliği, günlük yaşamda olduğu kadar sanayi ve ticarette de önemli bir etkiye sahip. AB’nin küresel ekonomik sistemde ortaya koyduğu yeni bir yaklaşım var. Bu yaklaşımın adı; ‘Yeşil Mutabakat’ 2026 yılında tamamen uygulanmaya başlanacak olan Yeşil Mutabakat ve Sınırda Karbon Düzenlemesi, özellikle AB ülkelerine ihracat yapan firmaları yakından ilgilendiriyor” kelimelerine yer verdi.
“YEŞİL MUTABAKAT TERCİH DEĞİL BİR ZORUNLULUKTUR”
Malatya’nın Yeşil Mutabakata hazırlanacağının sinyalini veren Sadıkoğlu, “Yeşil Mutabakatın, ihracat odaklı üretim yapan Malatya’mız için öneminin farkındayız. Malatya TSO olarak bu konunun üzerine hassasiyetle eğiliyoruz. Firmalarımızın, sınırda karbon düzenlemesi başlamadan bu kriterlere uygun üretim yapar hale gelmeleri ve buna bağlı olarak ihracat engelleriyle karşılaşmamaları için önümüzdeki günlerde çalışmalar başlatacağız. Kuracağımız Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu ile Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” çerçevesinde firmalarımızı Yeşil Mutabakata hızla hazırlayacağız. 2026’ya kadar tüm hazırlıklarımızı tamamlarsak rakiplerimizin önüne geçebilir, dezavantaj gibi görünen bu süreci AB pazarındaki payımızı artırarak avantaja dönüştürebiliriz. Çünkü konuşmamın başında dile getirdiğim gibi ülkemizin olduğu kadar şehrimizin ihracatının da yaklaşık yüzde 50’lik kısmı Avrupa ülkelerine gerçekleştirilmekte. Yeşil Mutabakat, dünyamızın geleceği, yarınımız olan çocuklarımız ve ülke ekonomimiz için bir tercih değil bir zorunluluktur” dedi.
ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE ÇALIŞMALAR BAŞLAYACAK
Avrupa Birliği’nin küresel ekonomik sistemde yeni yaklaşımlara gittiğinin altını çizen Başkan Sadıkoğlu, bu yaklaşımın adının ‘Yeşil Mutabakat’ olduğunu sözlerine ekledi. Sadıkoğlu, AB ülkelerine ihracat yapan firmaları yakından ilgilendiren mutabakatın 2026 yılına kadar tamamlanması gerektiğini vurgulayarak, “Yeşil Mutabakatın, ihracat odaklı üretim yapan Malatya’mız için öneminin farkındayız. Firmalarımızın, sınırda karbon düzenlemesi başlamadan bu kriterlere uygun üretim yapar hale gelmeleri ve buna bağlı olarak ihracat engelleriyle karşılaşmamaları için önümüzdeki günlerde çalışmaları başlatacağız” diye konuştu.
“İHRACATTA REKABET GÜCÜ ETKİLENECEK”
Yaşanan iklim krizi nedeniyle Avrupa Birliği’nin 2005’ten beri dünyanın ilk ve en kapsamlı emisyon ticaret sistemini uyguladığını ve karbon salımlarına sınırlama getirdiğini belirten Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, bu durumun Türkiye ihracatında rekabet gücünü etkileyeceğini ifade etti. Zeytinoğlu, “AB ithal ürünlere de karbon fiyatlaması getirmeye hazırlanıyor. Şu anda 5 ürüne uygulanması öngörülen ( çimento, çelik, alüminyum, gübre, elektrik ) sınırda karbon düzenleme mekanizması ile ithal ürünlerin karbon ayak ölçülecek. Bu uygulama Türkiye’nin çimento, çelik ve alüminyum gibi ihraç ürünlerinde rekabet gücünü etkileyecek” açıklamasını yaptı.
“PAYLAŞIM VE BÖLÜŞÜM MÜCADELESİ ARTIYOR”
İklim krizinin etkilerinin giderek arttığını vurgulayan İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı, Kocaeli Sanayi Odası Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ayhan Zeytinoğlu, “Bugün Türkiye – AB ilişkileri, Avrupa Yeşil Mutabakatı, Gümrük Birliğinin geleceği ve AB mali işbirliği imkânları konularını detaylı bir şekilde ele alacağız. Covid- 19 sonrası toparlanma sürecinde, Rusya – Ukrayna Savaşı’nın da etkisiyle oldukça çalkantılı bir dönemden geçiyoruz. Dünya genelinde enflasyonist baskıların yanında, ticaret ağlarının hızla değiştiği ve gerek enerji gerekse gıda fiyatlarındaki artışın alım gücünü olumsuz etkilediği gelişmelere tanık oluyoruz. Bir yandan jeopolitik ve jeoekonomik rekabet giderek artarken, paylaşım ve bölüşüm mücadelesi daha da artıyor. Öte yandan ise iki önemli dönüşüm iş yapma biçimleri, üretim ve tüketim alışkanlıkları, ticaret ve iş yaşamını dönüştürüyor. Bu iki dönüşüm yeşil büyüme ve dijitalleşme alanında yaşanıyor. İklim krizi, etkilerini artarak hissettiriyor. Aşırı iklim olayları, kuraklık, sel baskınları, orman yangınları, kutupların erimesi ve deniz yüzeyinin yükselmesi ile sular altında kalması beklenen ada devletleri. Normal şartlarda 150 bin yılda gerçekleşen 1 derecelik ısı artışını insanlık olarak son 150 senede kaydettik. Tüm bu olaylar iklim krizinin baş sorumlusu olan sera gazı emisyonlarını azaltmayı zorunlu hale getirdi. Paris İklim Anlaşması ile küresel sıcaklıkların 1,5 ila 2 derece arasında tutma hedefi benimsendi. Ülkemiz de bu anlaşmayı geçtiğimiz yıl Meclis’ten geçirerek, onayladı. Bunun yanında dijital teknolojiler, yapay zekâ kullanımı, büyük veri, sosyal medya gibi olgular yaşamımıza hızla girdi. E – devlet uygulamalarından, e – ticarete, robotlardan karanlık fabrikalara kadar hem büyük fırsatların olduğu, hem de belirsizliklerin güvenlik sorunları yarattığı bir dünyadayız” ifadelerini kullandı.
“YEŞİLİ BÜYÜTME STRATEJİSİ HAYATA GEÇİYOR”
“Değerli katılımcılar, İKV olarak 1965 yılından bu yana Türkiye’nin dış ilişkileri, ekonomik kalkınması ve özellikle Avrupa ile ilişkileri alanında uzmanlaşmış bir sivil toplum kuruluşuyuz” diyen Zeytinoğlu, “Küresel gündem ve AB gündemini yakından izleyerek, Türkiye – AB ilişkileri üzerindeki etkilerini araştırıyor, yayınlar, konferans ve seminerler yoluyla bu konularda farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. Bunun yanında Türkiye – AB ilişkileri konusunda görüş oluşturarak, AB nezdinde savunuculuğunu yapıyoruz. Bu kapsamda ‘Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın etkileri ve Gümrük Birliğinin güncellenme süreci önemli konu başlıklarını oluşturuyor. AB 2000’li yılların başından beri iklim konularında öncü bir rol oynuyor. AB aralık 2019’dan beri Avrupa Yeşil Mutabakatını uygulamaya koymuş durumda. Bu kapsamda verimliliği, yenilenebilir enerjiye geçiş ve döngüsel ekonomi ilkelerinin uygulanmasını içeren yeni bir yeşil büyüme stratejisini hayata geçiriyor” sözlerini sarf etti.
“İTHAL ÜRÜNLERE KARBON FİYATLAMASI”
Türkiye ihracatının yaklaşık yüzde 42’sini Avrupa’ya yapıldığının bilgisini aktaran Zeytinoğlu, bu bağlamda Türkiye’nin hızla değişim ve dönüşüme uyum sağlaması gerektiğini belirterek, “AB’nin sanayi, enerji, ticareti, ulaştırma, tarım gibi temel politikaları bu kapsamda yenileniyor. Türkiye olarak AB adayıyız ve Gümrük Birliği ortağıyız. AB üyelik müzakereleri hâlihazırda donmuş durumda. Gümrük Birliği ilişkimiz ise devam ediyor. Türk sanayii AB değer zincirlerinde önemli bir yere sahip. İhracatımızın yarıya yakınını ( yüzde 41,5 ) AB’ye yapıyoruz. Bu kapsamda AB pazarında değişen ürün standartları, üretim ve tüketim anlayışı Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. AB 2005’ten beri dünyanın ilk ve en kapsamlı emisyon ticaret sistemini uygulayarak, karbon salımlarına sınırlama getirdi. Bunun yanında, ithal ürünlere de karbon fiyatlaması getirmeye hazırlanıyor. Şu anda 5 ürüne uygulanması öngörülen ( çimento, çelik, alüminyum, gübre, elektrik ) sınırda karbon düzenleme mekanizması ile ithal ürünlerin karbon ayağı ölçülecek. Söz konusu ürünlerin imalatında salınan karbona eşdeğer bir sertifika satın alınması gerekecek. Bu uygulama Türkiye’nin çimento, çelik ve alüminyum gibi ihraç ürünlerinde rekabet gücünü etkileyecek. Tarım ürünleri ihracatında da bitki sağlığı standartları sıkılaşırken, tüm bu değişimler Gümrük Birliğinin güncellenme sürecini de ilgilendiriyor. Hızlı değişim ve dönüşüm, Türkiye – AB ilişkilerinin de değişim ve dönüşüm geçirmesine yol açıyor” dedi.
“DÜNYA TİCARETİNİ DEĞİŞİYOR”
Değişen ve gelişen teknolojilere ayak uyduramayan ticari kuruluşların dünya ticaretinde silineceklerini söyleyen Malatya Valisi Hulusi Şahin, “İçinde bulunduğumuz günler yıllar ticaret açısından, dünya iktisadi hayatı açısından çok fırtınalı yıllar. Hatta fırtınadan da aşmış tsunamilerin yaşandığı, günleri hep beraber tecrübe ediyoruz. Bir küçücük çip yüzünden koca koca fabrikaların çalışmadığının yaşandığı günleri hep beraber tecrübe ediyoruz. Bir yerde hem üreticinin üretemediği hem de talebin karşılanmadığına hep beraber şahit oluyoruz. Yine alım satımı belli olmuş bir uçağın silah zoruyla bir başka ülkeye indirildiğini, yani hava korsanlığını bizzat devletin yaptığını görüyoruz. Bugün itibarıyla Türkiye’nin de içinde bulunduğu iktisadi dünya hayatı çok farklı günler yaşıyor. Sadece pandeminin taşları yerinden oynattığı bir dönem değil, aynı zamanda iklim delikliklerinin artık, kapıya dayandığı bir, etkilerini çok net bir şekilde gösterdiği günler yaşıyoruz. Temmuz ayının sonundayız. Hala Türkiye bir tarafında sellerle, diğer bir tarafta yangınlarla uğraşıyor. Diğer yandan çok ciddi bir dijital dönüşümü de aynı anda yaşıyoruz. Bir taraftan sosyal medyanın ticarete yöneldiğini, endüstrideki birtakım yenilenmeler dünya ticaretini değiştiriyor. Buna hazırlıklı olmayanlar artık dünya ticaretinden silinecekler. Silinmeye de başladılar. Bir taraftan da hiç hayal etmeyeceğimiz savaşlar kapımızda yaşanıyor ve bunların da dünya ekonomisine katkıları çok büyük, çok çarpıcı oluyor” şeklinde konuştu.
“Türkiye olarak bizim pozisyonumuz burada, öncelikle bu kadar fırtınalı bir denizde gemimizi salimen güvenli bir limana yanaştırmaktır” sözlerine yer veren Vali Şahin, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Ayrıca kaybedilen başka gemilerin yerine de krizleri fırsata çevirerek pozisyon almak. Ben böyle pozisyonların olacağını düşünüyorum. Açıkçası önümüzdeki günlerde iktisadi hayattan, dünya ticaretinden silinecek, ya da küçülecek bazı aktörler olacağını ve güçlü adaylarından bir tanesinin de Türkiye olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla buna hazırlıklı olmak lazım. İktisadi Kalkınma Vakfı’mızın çalışmaları bu yönden değerlidir. Çünkü bizim en büyük partnerimiz Avrupa Birliğidir. Avrupa pazarı son derece hassas bir pazar. Çok talep kar bir pazar. Dolayısıyla bu pazara ürün verebilmek, dünyanın her yerine ürün verebilmek anlamına gelir. Biz o standartları tutturduğumuz zaman dünyada rekabet edebilirlik açısından ileriyi yakalarız. Ancak bu standartlar yerinde kalmıyor. Avrupa Birliği standartlarını devamlı yeniliyor. Özellikle son dönemde çevresel konular AB’nin ajandasının en başına geçti. Bu konuda süründürülebilir üretime kadar konular AB’nin ajandasında ve bunu karşı tarafa aktarıyor. Buna hazırlıklı olabilirsek ve bununla ilgili hamleleri doğru zamanda yapabilirsek Türkiye AB’deki ana tedarikçi konumunu güçlendirecek ayrıca dünyaya da çok iyi, rekabetçi bir üretici olarak faktörü varlığını ifade edecektir. AB’nin sağladığı imkânları da Türkiye tedarikçileri olarak çok iyi takip edip kendi pozisyonumuza yerleştirmeliyiz”.
Açılış konuşmalarının ardından İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı TOBB Başkan Yardımcısı Ayhan Zeytinoğlu, Malatya Valisi Hulusi Şahin'e ve Başkan Sadıkoğlu’na plaket takdim etti.
Konferansta daha sonra, İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreter Yardımcısı Gökhan Kilit, İktisadi Kalkınma Vakfı Araştırma Müdürü Çisel İleri sunum yaptılar.